Allah Müminlere Sezilmez Yollarla Kolaylık ve Destek Sağlar
Allah iman eden kullarının işlerini kolaylaştırır, zor durumlarda dahi mutlaka gizli ya da açık şekilde onlara bir çıkış yolu gösterir. Allah bir ayetinde müminlere görünmeyen ordularla yardım ettiğini açıklamıştır:
"Ey iman edenler, Allah'ın üzerinizdeki nimetini hatırlayın. Hani size ordular gelmişti; böylece Biz de onların üzerine, bir rüzgar ve sizin görmediğiniz ordular göndermiştik…" (Ahzab Suresi, 9)
İman edenlerin sayısı, her dönemde az olmuştur. Ancak Allah, kimi zaman müminleri inkarcıların gözünde sayıca ve kuvvetçe çok gösterdiğini ve bunun inkarcılarda yılgınlığa ve korkuya neden olduğunu bildirmiştir:
"Karşı karşıya geldiğinizde, Allah, 'olacağı olan işi gerçekleştirmek' için, onları gözlerinizde az gösteriyor, sizi de onların gözlerinde azaltıyordu..." (Enfal Suresi, 44)
Allah, Peygamberimiz (sav) döneminde yaşanan bir zorluk anında müminler üzerinde oluşturduğu manevi desteği ise şöyle bildirmektedir:
"Hani Kendisi'nden bir güvenlik olarak sizi bir uyuklama bürüyordu..." (Enfal Suresi, 11)
Ayette bildirilen "uyuklama bürüyordu" ifadesiyle Allah'ın, zorluk anında, samimi olanların üzerine böyle bir hal verdiği ve müminlere huzur, güven ve kararlılık duygusunu yaşattığı anlaşılmaktadır. (En doğrusunu Allah bilir)
Dawinizmin Ne Büyük Bir Safsata Olduğunu Görmek İçin Bir Örnek Yeter
Vücudumuzdaki her protein molekülü Allah'ın emrini yerine getirecek bir disiplinle hareket eder. Her molekülü, “olmazsa olmaz” türündeki işlemleri gerçekleştirmek üzere yaratan alemlerin Rabbi olan Allah'tır. Kandaki taşıyıcı proteinlerden biri olan albumin, kolesterol gibi yağları, hormonları, zehirli safra kesesi maddesini ve penisilin gibi ilaçları kendine bağlar. Daha sonra kanla birlikte vücutta gezerek, topladığı zehirleri karaciğerde etkisizleştirilmek üzere bırakır, besin maddelerini ve hormonları ise gerekli oldukları yerlere götürür:
Albumin gibi atomlardan oluşmuş, hiçbir bilgisi, şuuru olmayan bir molekül nasıl, yağları, zehirleri, ilaçları, besin maddelerini birbirinden ayırt edebilir?
Karaciğeri, safrayı, mideyi tanıyıp, taşıdığı maddeleri hiç hata yapmadan doğru yere ve ihtiyaç oranında nasıl bırakabilir?
Kanda taşınan zehirli maddeleri, ilaç ve besin maddelerini tanıyıp hangi organa hangisinin ne miktarda bırakılması gerektiğini nasıl tespit eder?
İnsanların büyük bir çoğunluğunun, eğitimini almadıkça bilemeyecekleri bilgileri, şuursuz birkaç atomun birleşiminden oluşan albumin molekülü bilmekte ve milyonlarca yıldır bütün insanlarda görevini yapmaktadır. Kuşkusuz bir "atom topluluğunun" böyle bir şuur gösterebilmesi, Allah'ın sonsuz kudreti ve ilmi ile gerçekleşmektedir.
Peygamber (Sav) Efendimizden Öğütler
Peygamberimiz (sav) Sahabelerine Şakalar Yapar, Onlarla Birlikte Gülerdi
Sevgili Peygamberimiz (sav)'in günümüze kadar gelen güzel sözleri Müslümanlar için son derece değerlidir. Bu sözler hem Peygamberimiz'in (sav) üstün güzel ahlakını ve kişiliğini tanımamız hem de Kuran ahlakını hayata geçirmemiz açısından çok güzel örnek oluşturur.
Sahabelerin aktardıkları olaylardan anlaşıldığı gibi, Peygamber Efendimiz (sav) hem ailesi hem de sahabeleriyle sık sık şakalaşır, onların yaptıkları esprilere güler ve onlara güzel isimler veya lakaplar takardı. Ancak, her konuda olduğu gibi şakalaşma konusunda da Peygamberimiz (sav) çok ince düşünceli, vicdanlı ve anlayışlı davranırdı. Peygamberimiz (sav)'in şakalar konusunda ashabına verdiği tavsiyeler şöyle özetlenebilir:
"Ben şaka yaparım ama sadece doğru olanı söylerim"
"Bir Müslümanın kardeşini korkutması helal değildir."
"Kardeşinle münakaşa etme, alaya alarak onunla şakalaşma."
"Başkalarını güldürmek için yalan söyleyene yazıklar olsun."
"Kul, şaka da olsa yalan söylemeyi, doğru da olsa münakaşa etmeyi bırakmadıkça iyi bir mümin olamaz."
"Şaka da olsa yalan söylemeyin." (Kütüb-i Sitte, Muhtasarı Tercüme ve Şerhi, Prof. Dr. İbrahim Canan, 15. cilt, Akçağ Yayınları, Ankara, s. 209)
Peygamber Efendimiz (sav) buyuruyor ki:
Cerir b. Abdullah'tan (r.a.) Rasullüllah'ın (sav) şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir: “Kim insanlara merhamet etmezse, Allah da ona merhamet etmez”. (Buhari ve Müslim riva Buhari; Kitab'ul-Tevhid ve Kitab'i-Edeb, Müslim; Kitab'ul-Fedail, 2319, Ahmed; 3/40)
Allah iman eden kullarının işlerini kolaylaştırır, zor durumlarda dahi mutlaka gizli ya da açık şekilde onlara bir çıkış yolu gösterir. Allah bir ayetinde müminlere görünmeyen ordularla yardım ettiğini açıklamıştır:
"Ey iman edenler, Allah'ın üzerinizdeki nimetini hatırlayın. Hani size ordular gelmişti; böylece Biz de onların üzerine, bir rüzgar ve sizin görmediğiniz ordular göndermiştik…" (Ahzab Suresi, 9)
İman edenlerin sayısı, her dönemde az olmuştur. Ancak Allah, kimi zaman müminleri inkarcıların gözünde sayıca ve kuvvetçe çok gösterdiğini ve bunun inkarcılarda yılgınlığa ve korkuya neden olduğunu bildirmiştir:
"Karşı karşıya geldiğinizde, Allah, 'olacağı olan işi gerçekleştirmek' için, onları gözlerinizde az gösteriyor, sizi de onların gözlerinde azaltıyordu..." (Enfal Suresi, 44)
Allah, Peygamberimiz (sav) döneminde yaşanan bir zorluk anında müminler üzerinde oluşturduğu manevi desteği ise şöyle bildirmektedir:
"Hani Kendisi'nden bir güvenlik olarak sizi bir uyuklama bürüyordu..." (Enfal Suresi, 11)
Ayette bildirilen "uyuklama bürüyordu" ifadesiyle Allah'ın, zorluk anında, samimi olanların üzerine böyle bir hal verdiği ve müminlere huzur, güven ve kararlılık duygusunu yaşattığı anlaşılmaktadır. (En doğrusunu Allah bilir)
Dawinizmin Ne Büyük Bir Safsata Olduğunu Görmek İçin Bir Örnek Yeter
Vücudumuzdaki her protein molekülü Allah'ın emrini yerine getirecek bir disiplinle hareket eder. Her molekülü, “olmazsa olmaz” türündeki işlemleri gerçekleştirmek üzere yaratan alemlerin Rabbi olan Allah'tır. Kandaki taşıyıcı proteinlerden biri olan albumin, kolesterol gibi yağları, hormonları, zehirli safra kesesi maddesini ve penisilin gibi ilaçları kendine bağlar. Daha sonra kanla birlikte vücutta gezerek, topladığı zehirleri karaciğerde etkisizleştirilmek üzere bırakır, besin maddelerini ve hormonları ise gerekli oldukları yerlere götürür:
Albumin gibi atomlardan oluşmuş, hiçbir bilgisi, şuuru olmayan bir molekül nasıl, yağları, zehirleri, ilaçları, besin maddelerini birbirinden ayırt edebilir?
Karaciğeri, safrayı, mideyi tanıyıp, taşıdığı maddeleri hiç hata yapmadan doğru yere ve ihtiyaç oranında nasıl bırakabilir?
Kanda taşınan zehirli maddeleri, ilaç ve besin maddelerini tanıyıp hangi organa hangisinin ne miktarda bırakılması gerektiğini nasıl tespit eder?
İnsanların büyük bir çoğunluğunun, eğitimini almadıkça bilemeyecekleri bilgileri, şuursuz birkaç atomun birleşiminden oluşan albumin molekülü bilmekte ve milyonlarca yıldır bütün insanlarda görevini yapmaktadır. Kuşkusuz bir "atom topluluğunun" böyle bir şuur gösterebilmesi, Allah'ın sonsuz kudreti ve ilmi ile gerçekleşmektedir.
Peygamber (Sav) Efendimizden Öğütler
Peygamberimiz (sav) Sahabelerine Şakalar Yapar, Onlarla Birlikte Gülerdi
Sevgili Peygamberimiz (sav)'in günümüze kadar gelen güzel sözleri Müslümanlar için son derece değerlidir. Bu sözler hem Peygamberimiz'in (sav) üstün güzel ahlakını ve kişiliğini tanımamız hem de Kuran ahlakını hayata geçirmemiz açısından çok güzel örnek oluşturur.
Sahabelerin aktardıkları olaylardan anlaşıldığı gibi, Peygamber Efendimiz (sav) hem ailesi hem de sahabeleriyle sık sık şakalaşır, onların yaptıkları esprilere güler ve onlara güzel isimler veya lakaplar takardı. Ancak, her konuda olduğu gibi şakalaşma konusunda da Peygamberimiz (sav) çok ince düşünceli, vicdanlı ve anlayışlı davranırdı. Peygamberimiz (sav)'in şakalar konusunda ashabına verdiği tavsiyeler şöyle özetlenebilir:
"Ben şaka yaparım ama sadece doğru olanı söylerim"
"Bir Müslümanın kardeşini korkutması helal değildir."
"Kardeşinle münakaşa etme, alaya alarak onunla şakalaşma."
"Başkalarını güldürmek için yalan söyleyene yazıklar olsun."
"Kul, şaka da olsa yalan söylemeyi, doğru da olsa münakaşa etmeyi bırakmadıkça iyi bir mümin olamaz."
"Şaka da olsa yalan söylemeyin." (Kütüb-i Sitte, Muhtasarı Tercüme ve Şerhi, Prof. Dr. İbrahim Canan, 15. cilt, Akçağ Yayınları, Ankara, s. 209)
Peygamber Efendimiz (sav) buyuruyor ki:
Cerir b. Abdullah'tan (r.a.) Rasullüllah'ın (sav) şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir: “Kim insanlara merhamet etmezse, Allah da ona merhamet etmez”. (Buhari ve Müslim riva Buhari; Kitab'ul-Tevhid ve Kitab'i-Edeb, Müslim; Kitab'ul-Fedail, 2319, Ahmed; 3/40)
