Forum16 The Official Web Site®
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.
Forum16 The Official Web Site®

| Forum16 The Official Web Site | Dersler | Proğram Arşivi | Oyun Dünyası | Bilgisayar Teknolojileri ve İnternet | Kültür & Sanat & Tarih | Dizi & Sinema ve Televizyon Dünyası | Müzik | Spor | Güncel Haberler |


Bağlı değilsiniz. Bağlanın ya da kayıt olun

On Surenin Mesajının Özeti

Aşağa gitmek  Mesaj [1 sayfadaki 1 sayfası]

1On Surenin Mesajının Özeti Empty On Surenin Mesajının Özeti Paz Mayıs 25, 2008 4:24 pm

DarkZomBie

DarkZomBie
Webmaster
Webmaster

On Surenin Mesajının Özeti

Kısa sureler aracılığı ile sizlere takdim edilen mesaj, şu gerçeği ortaya koymak içindi: İman ettiğimiz ve herşeyin ve herkesin üstünde tuttuğumuz Yüce Allah'ımızı daha yakından tanıyalım. O'nu sıfatlarıyla, isimleriyle ve fiilleriyle tanıyalım. Bu tanımada gecikmemek için Allah'ımızı Rabb, Melîk ve İlâhımız olarak kabullenelim.
Bu söylediklerimizi müşahhas misallerle, ikna edici ilahi belge ve vesikalarla isbatlamak için, Kur'anı-ı Kerim'in kısa surelerini 18 tane tefsir kitabından tarayarak sizlere, nefsimiz başta olmak üzere sunduk. Şu gerçeği gördük ki Kur'ammızın ayet ve sureleri birbiriyle sıkı bir irtibat içerisindedir. Kolumuzda taşıdığımız saatin içerisindeki aletler gibi, ön kabutu açılan bir taksinin motorundaki parçalar gibi hep birbirine bağlı ve irtibatlı. Bunu gördük ve Fîl suresi ile Nâs suresi arasındaki bu uyumu, bu irtibatı anlatmaya çalıştık. Tekrar edecek olursak:
Fîl süresiyle, güçlü, kuvvetli bir Allah'ımız var. Düzenli, imkanları bol, bir ordu ve kumandan var. Allah'ın gücü önünde helak olan bir ordu. Rabbimizin gücünü, kuvvetini kabullendik. İtirafımızı yaptık.
Kureyş suresi, kulun yaptığı bu itirafı kafi görmüyor ve o gücün, o kuvvetin sahibi olan Allah'a, ibadete davet ediyor. Bunu da kabul ediyoruz. O'na söz veriyoruz. Bizi açlıktan doyuracak ve bizi güven içerisinde yaşatacak va'dini yapan Rabbimize, ibadet etmeye söz veriyoruz. Ancak bu ibadetin nasıl ve niteliğini öğrenmek itiyoruz.
Maun suresi, hemen devreye girerek, ibadet edecek insandan, dini yalanlamamayı, yetimi itip kakalamamayı, öksüzü doyurmayı, riyakarlığı bırakmayı ve namazı ihlasla kılarak, insanlığa karşı mali yönden cömert olmayı istiyor. Sayılan bu güzel özelliklere tabi olmayı da kabul ediyor müslüman.
Kevser süresiyle Rabbimiz, kuluna müjdesini açıklıyor. Büyük mükafaatlar va'dediyor. Hem dünyada, hem ahirette bu kevseri kazanmak için, kendisiyle sıkı bir diyaloga geçilmesini, namaz kılınmasını, kurban keserek, Rabbinin kendisine ikram ettiği bütün hasletleri O'nun yolunda kurban etmesini emrediyor. Cahiliye boş durur mu hiç? Yolunu bulmuş, namusluca bir hayatı yaşayan müslümanı rahatsız ediyor cahiliye. Ebter diyor ona. Güdük diyor. Köktendinci diyor. Kul burada Ebter diyenle Kevser diyeni dinlemek ve kararını vermek mecburiyetinde kalıyor. Kimden olduğunu açıklaması gerekiyor.
Kâfirûn suresi ile kul, kararını açıklıyor ve Allah'ı tercih ettiğini bildiriyor. Kevserine mani olmak isteyenleri eliyle, diliyle ve gönlüyle tersliyor. Farklı ve ayrı dinlerde olanların hayat tarzını inkar ediyor.
Nasr suresi ile Rabbimiz kuluna yardıma başlıyor. Din olarak İslamı tercih eden kulunun, zorluklara karşı fethine hazırlıyor. Ancak bu basanlardan ötürü şımarmamasım emrederek, onu istiğfara, teşbihe, tevbeye davet ediyor.
Tebbet suresîyle, müslüman insan yanlışları, batılları, kötüleri Ebu Leheb'in şahsında imha ediyor. Allah'ın yardımının olduğu bir yerde Ebu Leheblerin barınamıyacağı açıklanıyor. Bu onurlu madalya elbette ki görevini hakkıyla yerine getiren müslüman insana takılıyor.
İhlâs süresiyle, ne kadar ihlaslı olduğunu bildiren kul, her türlü yetkiyi, desteği Allah'ta bulduğunu ilan ediyor. Tüm ihtiyaçlarını gideren, ama hiç bir şeye muhtaç olmayan Samed Allah'ı kabulleniyor. İnancının özünü, aslını İhlâs süresiyle ortaya koyuyor.
Felak ve Nâs sureleri ile, Yüce Allah kulunu korumaya alıyor. Başarılı kulunu kendisini, nizamını, kitabını, Resulünü kabullenen kulunun düşmanlarının çok olacağını, sinsi sinsi dalevereler çevireceklerini, gönlünü, fikrini, düşüncesini kaygan projelerle bozabileceklerini bilen Rabbimiz, kulunu kendisine sığınmaya davet ediyor. Eğer inandığı Allah'ı, Rab olarak, Melîk olarak, bir de İlâh olarak kabullenirse, görülen ve görülmeyen düşmanların şerlerinden emin olacağı emrediliyor.
Müslüman insan bu talimatları kabul ediyor. Fatiha suresini okumakla Nâs suresinin ortaya koyduğu şartları yerine getiriyor. Dört dörtlük bir hüviyet elde eden, güvenilir olan bu insana Kitab'ı uzatılıyor. Allah'ın güvendiği insana, Kur'an teslim ediliyor. Madem ki sırat-ı müstakimde yürümek istiyorsun, mademki o yolda yürüyen Peygamberlerle, sıddıklarla, şehidlerle, salih kullarla beraber olmak istiyorsun. Madem ki seni bu yoldan engellemeye çalışan Yahudi ve Hıristiyanlar gibi olmak istemiyorsun, seni sigortalıyacak ve zimmetliyecek olan Kur'an'a iyi tutun, denilerek müslüman insanın eline kitabı tutuşturuluyor. Ve ekleniyor, "Unutma seni arayanlar cennette bulmalıdır. Çünkü kitabına iyi tutunursan, o seni cennete kor" deniliyor.
Günlük okuduğumuz, namazların rekatlarına serpiştirdiğimiz bu kısa sureler, bizleri umman olan kitabımıza sevkeder. Kur'an'la hayat, Allah ile beraber olmaktır. Kur'an'ı dışlayan bir toplum ne bu dünyada ne de ahirette iflah olamaz. Olsa olsa selin önünde giden çer çöp yığını.
"Ey İman edenler,
Hayat verecek şeylere sizi çağırdığı zaman, Allah ve Resulüne uyun.
Ve bilin ki, Allah, kişi ile onun kalbi arasına girer.
Ve siz, mutlaka O'nun huzurunda toplanacaksınız. " (Enfal Suresi: 24)
"Ey iman edenler,
Allah'a ve Resulüne itaat edin. İşittiğiniz halde O'ndan yüz çevirmeyin " (Enfal Suresi: 20)
"Ey İman edenler,
Allah'a itaat edin. Peygambere itaat edin. İşlerinizi boşa çıkarmayın." (Muhammed Suresi: 33)

Abdullah Büyük

https://forum16.catsboard.com

Sayfa başına dön  Mesaj [1 sayfadaki 1 sayfası]

Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz